Merhaba!

Ekstrem müzik eleştiri günlüğü | Extreme music review blog (click here for English info)

26 Aralık 2010 Pazar

Depths of Depravity - Inspirritation (2010)

Depths of Depravity - InspIrritation

Grup : Depths of Depravity (Macaristan)
Albüm : InspIrritation (2010)
Şirket : Terranis Productions (TP-027) & Sevared Records (SR-128)
(ortak şirket yayımı)
Tarz :
Teknik brutal death metal
Şarkı Listesi :

1. Destroying Everything (04:29)
2. Feathers (03:21)
3. The Free One (03:19)
4. Lethal Doze (04:01)
5. Illness (04:08)
6. Noisless Room (05:08)
7. Souring in the Hatred (04:58)
8. This Calmness of Mine (04:30)



Size bir soru yönelterek başlayayım: Düşününki bir death metal grubunda çalıyorsunuz, grubunuzun adı da "hayvânî mastürbasyon". Ortalama olarak ne kadar bu isim altında müzik yapardınız? Ne kadar devam ederdiniz yani, 4-5 yıl yapar mıydınız mesela? Soruyu görünce "nasıl bir hayal gücü, nasıl bir saçmalık?" diye düşünmüş olanlarınız olacaktır biliyorum lakin bu benim hayal gücümün bir ürünü değil. "Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz." diye araya sıkıştırayım siz anlayın gerisini. Gerçi geniş bir hayal gücüm de vardır ama orası ayrı mesele. Neyse daha fazla gevezelik yapmadan soruya vermiş olabileceğiniz yanıta yönelik olarak şunu söyleyeyim; yapan var.

Neyse ki bu aymazlık fazla uzun sürmemiş, 4 sene sonra bahsi geçen bu grubun adı değişmiş. İyi de olmuş, iyi ki de değişmiş. Ad ne mi olmuş? Durun tekrar sorulara döneyim: Suffocation'ın bana göre en iyi albümü nedir? "Pierced from Within". Bu efsâne albümün en iyi şarkılarından biri (belki de en iyisi) nedir? "Depths of Depravity". İşte size grubun adı! Yani kıssadan hisse ben grubun adını alırken bundan esinlendiğini düşünüyorum. E tabi bu ada sahip bir grubun müziğini merak etmemek benim için saçma ve garip olurdu. Özellikle de açıklamalarda teknik brutal death metal etiketini gördüysem...

Macar grup DoD 1996'da başka bir ad altında kurulmuş, yeni bir grup değil yani. Yukarıda da bahsettiğim gibi adlarını değiştirmişler (2000'de) ve mantıklı da bir iş yapmış olmuşlar bence. Zîra grubun adı Brutal Masturbation imiş! Böyle ad mı olur lan?! Neyse çok taktım ben bu ad olayına, hâlâ bir giriş yapamadım o yüzden, farkındayım. Hemen yapıyorum: "InspIrritation" 3. uzun süreli DoD albümü. Daha önce 2002 ve 2006'da çıkardıkları iki albüm var, ilgilenenler internetten araştırabilir. Biz daha çok InspIrritation üstünde yoğunlaşalım.

Macar şirket Terranis'ten çıkan InspIrritation (Amerikan Sevared Records A.B.D. de dağıtımını yapıyor aynı zamanda, ortak yayım diyebiliriz albüm için) cidden merak ederek indirdiğim bir albümdü. Ad konusunda kafamdan geçenleri yukarıdaki zırvalardan anlamışsınızdır; grubu daha önce dinlememiş olsam da otomatikman bir beklenti oluşturdu bende sırf bu yüzden. Saçma aslında ama oldu yani ne yapayım. Dolayısıyla beklediğim şey hızlı, enerjik bir müzikti. Ama pek beklediğim şeyi bulamadım. Zîrâ albümün öyle çok enerjik bir yapısı yok. Kaç yıllık grup, insan oturmuş bir müzik bekliyor ama karşılaştığınız şeyler genel olarak özelliksiz riff'ler, monoton bir vokal, bolca dur-kalk ve sonuç olarak dinlemesi de alışması da zor bir albüm...

Vokaller çok güçlü, cezbedici, gaza getirici değil, bütün albümde monoton bir şekilde devam ediyor. Death metalde vokalin monoton olmasına kesinlikle karşı değilim, grubun müziğinin yapısına göre monoton vokaller çok yakışabiliyor. Ama DoD'de yememiş diyebilirim. Özellikle çoğu şarkıda "hödhödhöd hödhödhöd" şeklinde tadımlık gibi kısa kısa yapılmış olması da beni rahatsız etti. Vokal bir var, bir yok; ne zaman başladı ne zaman söyledi ne zaman bitirdi anlayamıyorsunuz. Yani haksızlık etmeyeyim bütün albümde böyle değil ama kesinlikle kulağıma takıldı. Kulağıma takılan sadece bu olsa yine iyi, yukarda da saydığım gibi başka bir eksi daha var, dur-kalklar. Gerçekten gerektiğinden fazla dur-kalk var. Yani bağlayamadığın riff'i dur-kalkla bağla gibisinden bir şey olmuş bu. Bu yüzden düzenlemeler de etkilenmiş ve şarkı bütünlüklerini bozan yapı ortaya çıkmış. Trafik / düzenlemeler dinleyici dostu değil, daha hızlı ve akıcı bir şey istiyor kulak. Teknik brutal death metal yapılıyorsa crash zil ile tıs tıs tıs tıs yapıp alttan patapata patapata kros giderek böyle mid-tempo bir yapı oluşturmak ne kadar mantıklıdır sormak lazım. Olmaz diye bir şey yok, yaparsan olur ama hem dinlemesi zevkli olmaz hem de tarzın doğasına aykırı olur. Kabul ediyorum, abartısı da hoş olmayabiliyor ama hız, böyle gümbür gümbür blast'lar, enerjik yapı, bunlar da lazım. Kıssadan hisse davul yazımında progresif öğeler de yok (jazzy olaylarına falan girmemişler yani), alışılagelmiş hızlı, ataklı, kroslu brutal death metal tadı da yok.

Şarkılara geçecek olursak, ilk şarkı "Destroying Everything"in albüme oranlayınca enerjik olan girişi belki sizi umutlandırabilir ama sonra takip eden clean kısımları duyunca "peh" dememek için kendinizi zor tutabilirsiniz. Jangır jungur gitarlar-baslar, hayvan gibi böğüren bir vokal ve karmaşık davul yapısı arasına pat diye giren clean kısımlar bu tarz müzikte haz etmediğim bir olaydır. Dolayısıyla dinleyicide "bütün albümde böyle zırt pırt araya giriyorsa yandı gülüm keten helva" duygusu uyandırabilir. Bende böyle oldu en azından. Ama neyse ki genelleyebilecek kadar fazla yok bu şekilde olaylar. İkinci şarkı "Feathers" albümün güzel şarkılarından sayılabilir. Bunun nedeni de albümün 2. en kısa parçası olması olabilir. Üçücü şarkı "The Free One" için de aynı şeyi söyleyecektim, o da albümün en kısa parçası çünkü. En azından sıkmıyorlar, şarkıyı geçeyim hissiyatı uyandırmıyorlar yani. Dördüncü şarkı "Lethal Doze" lezzetli ve akılda kalıcı riff'ler bulabileceğiniz bir parça ama sonradan uyuza bağlıyor gibi. Ayrıca bu şarkıda (ve aslında albümün genelinde) kullanılan riff'ler çok neşeli geldi bana. Death metalde bu kadar neşeli riff'ler kullanılması bana göre bir eksi puandır. Ama yine de bu parça albümde performansını en çok beğendiğim elemanın, yani bass çı arkadaşımızın performansını en iyi gözlemleyeceğiniz şarkı olabilir. Eleman bayağı sağlam çalmış. Beşinci şarkı "Illness"a geldiğimiz zaman şaka gibi mathcore etkileri kulağımızı tırmalıyor. Beni çok rahatsız etti; resmen "mathcore gazımızı atalım bari" denmiş ve saçma sapan lezzetli de olmayan şeylere girişilmiş. Hayır biraz eli ayağı düzgün olsa, hadi arada atmışlar bir kuple diyeceğim ama yok, kötü. Şarkının sonlarına doğru toparlamaya çalışılmış ama yine pek olmamış sanki. Şarkı bitene kadar yine akla karayı seçtim. Tam kurtuldum derken altıncı şarkı "Noisless Room" girdi. Bu sefer de ne duyayım, deathcore'umsu bir yapı. "Haydaa" çektim, açık konuşayım. Yani "nasıl bir albüm oldu lan bu" diye düşünmeye başladım artık. O kadar da kötü değil aslında, şarkının sonlarına doğru giren yakışıklı akustik geçiş ve sonrasında gelen lezzetli riff'ler fena değil. Bu güzel duygularla bir sonraki parçaya hazır olabilirsiniz ama takip eden yedinci şarkı "Souring in the Hatred"ın başındaki bağırtı vokal belki biraz üzebilir sizi. Ne ayak lan? Bağırtı vokal ne lan falan demiş olabilirsiniz ama bence en iyi tanımı bu olur, bağırıyor adam. Macabre tarzı bir şey gelmesin aklınıza. Bu olay 5'in sonunda da var bu arada, bahsi geçmişken belirteyim. Artı bu şarkıdaki (#7) heavy/thrash metalimsi riff'ler nedir? Türkiye'den çıkmış bir demo dinler gibi hissettirdi bana sağolsun. Teknik brutal death metal diye açtığımız albüm ne hâle geldi varın siz düşünün. Bu şarkının tek artı yanı albümde çok rastlamadığımız çift vokallerin kullanılmış olması, vokal çeşitliliği açısından kotarmış birazcık. Son olarak albümün son şarkısı "This Calmness of Mine" var ama bu şarkı hakkında değinecek bir şey gelmiyor aklıma inanın. Bu ya benim aklımda kalmamış olmasından ya da son derece özelliksiz bir parça olmasından ileri geliyor olabilir.

Toparlayacak olursam, Inspirritation çok lezzetli bir albüm gelmedi bana. Tekrar açıp açıp dinleyebilecek kadar sevmedim. Ha bu arada albümün kapağından hiç bahsetmedim ama zaten bahsedecek pek bir şey yok, yukarıda da görüyorsunuz zaten, klasik fotoşop kolaj olayları. Grubun logosu bu arada kırmızı kırmızı kapakta çok sırıtıyor sanki, zaten güzel bir logo değil. Bir de aklıma gelmişken, Sevared Records'un yeraltı gruplara / şirketlere verdiği gazın hastasıyım, adam neye göre seçiyor basacağı / yayacağı albümleri bilmiyorum ama normalde A.B.D. piyasasına girmesi zor olan gruplara kendi şirketleriyle ortak çalışarak ya da sadece dağıtarak güzel bir şekilde destek vermiş oluyor. Sitesine bir göz atın derim, yeraltı ruhunu iliklerinize kadar hissedeceğiniz basit bir sitesi var (görün -sağ tuş, yeni sekmede aç diyin lütfen-). Neyse ben en son toparlıyordum; değişik bir lezzet (Macar salamı tadında) arayanlar için denenebilecek bir albüm, belki benim arayıp da bulamadığım şeyleri siz bulabilirsiniz. Bunun dışında para verilip alacağım bir albüm olamaz, alınacaklar listesine giremez yani.


Puan: 4/10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder