Merhaba!

Ekstrem müzik eleştiri günlüğü | Extreme music review blog (click here for English info)

26 Aralık 2010 Pazar

Beneath the Massacre - Marée Noire (2010)



Grup : Beneath the Massacre (Kanada)
Albüm : Marée Noire (kısa albüm - 2010)
Şirket :
Prosthetic Records
Tarz : Teknik brutal death metal
Şarkı Listesi :

1. The Casket You Sleep In (03:13)
2. Black Tide (02:27)
3. Drill Baby Drill (00:42)
4. Designed to Strangle (02:51)
5. Anomic (03:41)



Siyah Gelgit (Fr. marée noire, İng. black tide) : Ham petrol döküntüleriyle kirlenmiş deniz.

Kısa albümün adı Fransızca olduğu için ne anlama geliyor, nereden geliyor, merak edenlere yönelik bununla başlayayım dedim. Yine de bu ad tematik değil, yani kısa albümün genel temasını yansıtmıyor. Sadece kısa albüme ikinci parçanın adını vermişler.

Kısa albümün ad bilgilerini de vermiş olduk, şimdi eleştiriye geçebiliriz. 2004 yılında kurulan Kanadalı azmanlar Beneath the Massacre, kuruluşlarından bir yıl sonra piyasaya bomba gibi bir giriş yapmalarını sağlayan ilk kısa albümleri "Evidence of Inequity"yi Galy Records etiketiyle çıkarmıştı. Bu hayvânî kısa albümün başarısından sonra hiç de sürpriz olmayan bir şekilde Prosthetic Records grubu kapmıştı. Grup bu şirketten 2007 yılında "Mechanics of Dysfunction", 2008 yılında da "Dystopia" olmak üzere iki albüm çıkardı, şimdi de yine aynı şirketten çıkan "Marée Noire" kısa albümüyle karşımızdalar. Evidence of Inequity gibi bir kısa albümün follow-up diye tâbir edilen devam niteliğindeki malzemesi illaki beklentileri veremeyecekti; bilirsiniz bir şey çok beğenildiğinde yeni çıkan malzemeye genelde ağız bükülür. Bunu alışkanlık hâline getirmiş çok bilmişleri saymazsak cidden Beneath the Massacre için zor bir dönemeçti ilk albüm. Buna rağmen yine de kaliteli bir malzeme gelmişti gelmesine ama ilk kısa albümün gazını almış bünyeler için başucu albümü olacak düzeyde de değildi. İkinci albüm ise artık tamamen beklentiler dışına çıkmıştı, bir hayal kırıklığıydı belki de. Neyse diğer malzemelere çok girmeyelim, ilgililer internetten araştırabilir, biz şimdi son kısa albüm üzerinde yoğunlaşalım. Zîrâ son kısa albüm ilkini aratmayacak kadar klas olmuş.

Öncelikle şu Beneath the Massacre deathcore yapıyor diyen yiğitler bir adım öne çıksın bakalım, görelim onları. Önceki malzemeleri tartışmayacağım şimdi ama "Marée Noire" bildiğin eşşek gibi teknik brutal death metal (normalde tek 'ş' ile yazılıyor 'eşek' diye, ben vurgulamak için iki 'ş' kullandım). Tamam tarz, kayıt vs gayet yeni nesil ama bunların yeni nesil olması, modern olması müziğin de yeni nesil "core-ish" olması gerektiği anlamına gelmez (core-ish de ne demekse!). Şu kadar söyleyeyim, kısa albümün deathcore ile tek benzeştiği nokta, son parça "Anomic"in çıkış kısımları (parçadan ayrı bir track olmayan, fade out'la biten outro kısımları). O kadar da olsun deyyusluk yapmayın! Hemen deathcore diye etiketlemeyin...

Toplam 5 şarkıdan oluşan kısa albümün çalma süresi 13 dk civarında. Çok leziz bir 13 dakika ama bu! En uzun parçanın 03:42 dk olduğu (o da sonunda fade out olduğu için) kısa albüm resmen tadı damakta bırakıyor. Buradan parçaların kısa olduğu anlamı çıkmasın, parçalar tam olması gerektiği gibi. Tadı damakta bırakmak da böyle olur zaten, hoşumuza gitti diye keşke daha uzun olsun dersek işin güzelliği de kaçabilir. Bu yüzden olması gerektiği uzunluktalar. Yazım, çalım, düzenlemeler her şey çok şık. Kısa albüm tamamen gaz, enerjik, teknik, sert, yani bir ekstrem metal albümünde olması gereken bütün özellikler mevcut âdetâ. Teknik olacağım diye kasılmamış, ki adamların kasmasına gerek de yok, öyle bir izlenim veriyorlar. Zaten Kanada'nın havasından mıdır suyundan mıdır bilinmez çok sakat grupları var, Beneath the Massacre da Kanadalı olduklarını bütün yönleriyle ifşa ediyor, "Biz Kanadalıyız lan!!!" diye bağırıyor sanki.

Şarkılara şöyle bir göz atacak olursak, ilk şarkı "The Casket You Sleep In" sözleriyle güzel mesaj veren ve bunun yanı sıra müzik açısından da boşlanmayarak kısa albümün yıkıcılığına uygun bir giriş sağlayan parça. Daha ilk dakikadan itibaren öyle bir gaz alıyorsunuz ki bir yerlere yumruk atmak, avazınız çıktığı kadar bağırmak, birine tekme tokat girişmek falan geçiyor içinizden. İlk şarkıyı sağ salim atlatabilirseniz sevinmeyin, çünkü kısa albüme ismini veren ikinci şarkı "Black Tide" bu tarz duyguları hat safhada yaşatan bir parça. Araya bir uyarılar silsilesiyle gireyim; bu kısa albümü kulaklıkla dinlemenizi kesinlikle önermiyorum. Zaten kulaklıkla müzik dinlemek insanı dış dünyadan soyutlayan bir olay, bir de böyle enerjik şeyler dinleyince cidden sonunu düşünmeden saçma sapan işlere kalkışma olasılığı hayli yükselebilir. Hele ki kafanız da güzelse hiç kulaklıkla dinleme gibi bir yanlışa düşmeyin, bu sefer başınıza bir şey gelmese bile eliniz kolunuz ağzınız durmayacaktır, en iyi ihtimalle rezil olursunuz yani. Benden söylemesi, ben üzerime düşen görevi yapayım da... Neyse ne diyorduk, Black Tide hakikaten efsâne bir parça diyorduk. Evet, cidden öyle. İkinci şarkının sonunda (ki bu toplamda en fazla 6 dk'ya denk gelen bir süre) beyin fonksiyonları bu ağırlığı kaldıramayabilir, sekteye uğrayabilir diye düşünülmüş olacak ki araya enstrümantal bir parça olan "Drill Baby Drill" koyulmuş. İyi de olmuş aslında. Şöyle efektli mid-tempo bir şarkıyla başka bir yıkım olan "Designed to Strangle"a hazırlık yapmış oluyorsunuz çünkü. Kısa albümün Black Tide'dan sonraki en iyi ikinci şarkısı bence bu parça. Yine enerjik, yine yıkıcı... Acımıyor. Ayrıca gaz kısımlar da shred kısımlar da var, yani BtM'dan bekleyebileceğiniz her şey mevcut bu parçada. Süresi 3 dk'yı bulmayan ve tadı damakta bırakan bu şarkıdan sonra albümün son şarkısı "Anomic" geliyor. Böyle bir kısa albüme yakışır bir bitiş için yakışır bir parça... Gerçekten teknik. Hatta hafiften melodik bir yönü olduğunu bile söyleyebiliriz ki yine bir Kanada olayıdır bu da. Teknikliğin içine de, hayvanlığın içine de dozu çok iyi ayarlanmış melodik yapılar serpiştirme olayı yani. Ekleyeceğim ne kaldı bir bakayım... Ha! Vokaller sıfır scream, tamamen öküz gibi brutal. Hiç taviz verilmemiş bu konuda. Ayrıca prodüksiyon hayvanat bahçesinde kayıt alınmışcasına güzel ve sert. Gitar tonları jangur jungur, allah ne verdiyse, ne kadar distortion nasib eylediyse kullanılmış. Cidden cinâî ağırlıkta. Bas gitar çok önde değil, bir ikinci gitar görevi görmüyor ama arkayı iyi doldurmuş. Bir de son olarak kısa albümün giriş ve çıkışının aynı olması olayı var. Bunun bir ismi var mı bilmiyorum, ama yapılan bir şey. Daha önce karşımıza ayın riff'le başlayıp aynı riff'le biten malzemeler çıkmıştır, ama bu öyle bir şey değil. Biz ona aynı efektle girip aynı efektle çıkma diyelim. Fade in ve fade out aynı yani kısa albümün başında ve sonunda. Böyle olayları seviyorum zaten, hiç rahatsız etmedi...

Albümde beni rahatsız eden sadece iki nokta var; birincisi trigger (makine gibi davul tonları), ikincisi de aralarda tadımlık atılan dülülülülülü şeklindeki riff'ler. Ama ikisinin de hakkı verilmiş, o yüzden boynum kıldan ince. Şöyle ki, BtM zaten ilk görücüye çıktıklarından beri trigger olayının dibine vurmuş bir grup. Yani BtM ile özdeşleşmiş bir özellik olduğu için, değişik bir beklentiye girmeyeceğiniz için rahatsız etmiyor. Aynı şey shred riff'ler (dedim ama ne kadar doğru bir tanım oldu bilmiyorum, siz demek istediğimi anladınız) için de geçerli aslında. O da grupla artık özdeşleşmiş bir şey, grubun doğasında olan bir şey. Bu yüzden tam eksi puan olarak adlandıramıyorum bunları. Kaldı ki dediğim gibi hakkıyla yapılmış. Mesela kayıtta bu tarz riff'lerin arkasına ritm gitar koyulmamış (grup tek gitar bu arada, belirteyim). Bu ne demek? Konserde tek gitar sik gibi bunları çalarken insanlara garip gelmemesi demek. Bu ince noktayı bile atlamayacak kadar, "kayıtta yardıralım, nasılsa konserde bir şekilde ittiririz" demeyecek kadar ince çalışmışlar. Yukarılarda bir yerlerde yazmıştım ama tekrar yazayım, enstrüman hakimiyetleri ve çalım performansları da bu tarz zor bir müziğe rağmen gayet üst düzeyde. Hayranlık uyandırıcı...

Son olarak dikkatimden kaçmayan bir şey daha yazayım ve bitireyim. Prosthetic Records (ki öyle sikko bir şirket değil yani) gruba hayli güveniyor olmalı ki kısa albümü plak şeklinde de basmış. Malzemeyi 7" plak formatında da edinmek mümkün. Şirketin çevirim içi (en başta bağlantısı verildi) dükkanında paket seçeneği mevcut; 7", CD ve tişört şeklinde, fiyatı da 20$. İyi hoş da abiler 20$ lık bir alışverişe 16$ yol masrafı almak nedir? Ayıp, günah, yazık... Tahmin edebileceğiniz gibi kontrol ettim, edinmek istediğim bir ürün çünkü ama bu şartlar altında cebe dokunuyor maalesef. Yine de feda olsun diyenler mutlaka bir göz atsın, güçleri yetiyorsa edinsin. Zîrâ kaçmayacak bir şey bana göre. Gözüm kapalı alacağım bir malzeme, bu kadar da açık konuşuyorum. Size de gözüm kapalı öneriyorum.


Puan: 8/10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder